Hava kirliliği ve çözüm önerilerim - Akay AKTAŞ
Hava kirliliği ve çözüm önerilerim
Yazar: Akay AKTAŞ | Tarih: 28 / 01 / 2025 | Yazı Okunma: 173
Geniş anlamıyla Çevre Nedir ?
Çevre, insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Basit anlatımıyla gözümüzün gördüğü her şeydir. Yaşadığımız yerdir. Etrafımızdaki doğa ve hatta geleceğimizdir çevre. Doğal dengeyi oluşturan zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar, zincirin tümünü etkileyip, dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Dengenin bozulmasında en önemli faktör insandır. Çünkü insanın yaşamını sürdürmesine ve faydalanmaya yönelik yaptığı her davranış ve her yenilik doğal dengeyi etkilemektedir.
Bir anlamda uygarlık dediğimiz doğaya egemen olma, onu kendi beklentileri doğrultusunda değiştirmesi, etkilemesi ona hakim olmasıdır ki bu da doğanın tahribini gerektirir.
Biz doğayı tahrip edip teknolojiyi, uygarlığı geliştirmeye çalıştıkça doğa tahrip oluyor. Ondaki o MUAZZAM DENGE bozuluyor. Bunun sonucu olarak da kirlilik, sel, tsunami, fırtına, kuraklık, küresel ısınma, ozon delinmesi olarak bize geri dönüyor. Çeşitli hastalıklar, kanser, astım başta olmak üzere hastalıklar artıyor.
GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ
Uygarlık, insanlık geliştikçe, az gelişmiş ülkeler gittikçe vurdumduymaz, bencil, başıboş oluyorlar, Bu çevre kirliliğini insandan başka hiç bir varlık yapmaz.
IŞIK KİRLİLİĞİ
Kentleşme ile birlikte reklam adına bu kirlilik oluşuyor. İnsanın, sürücünün gözleri kamaşıyor, yoruluyor. Kazalara davetiye çıkarıyor.
RADYASYON KİRLİLİĞİ
Çernobil faciasında rüzgarlar nükleer yüklü bulutları Karadeniz kıyılarımıza getirdi. Yağan yağmurlar ile radyasyonlar çay tarlalarına indi. Çay ihraç ettiğimiz bütün ülkeler çayları geri gönderdiler. Ve iç piyasaya sürüldü
ERİVAN ATOM SANTRALİ Miadını çoktan doldurmuş
Teknolojinin ve hele akıllı aygıtların günlük yaşantımıza girmesiyle oluşan ve vücudumuzu, beynimizi tahrip eden bir kirlilik. Bilgisayarlar, elektrikli cihazlar, cep telefonları, baz istasyonları, nükleer enerji atom santralleri…radyasyon bombardımanına maruz kalıyoruz.
SES-GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ
Sesin resmini almak imkansız olduğundan bir görsel sunamıyorum. Araçlar hele motosiklet sürücüleri, işyerleri müşteri çekmek adına herkesi rahatsız ediyorlar. Bunu idare ettik diyelim. Valilik yolunda sabaha kadar çalınan müzikler zihnimizi kulağımızı baskı altında tutuyor. Açık havada yapılan düğünler bangır bangır mahalleyi inletiyor.
Gidersin bir restorana, yemek mi yersin yoksa basbas çığıran tüyleri diken diken eden sözüm ona müzik mi?
GELELİM ANA KONUMUZ HAVA KİRLİLİĞİNE: Hava Kirliliği Nedir ve Nasıl Oluşur?
Hava kirliliklerinin pek çok nedeni bulunmaktadır. Bunların başlıca sebepleri arasında ise teknolojinin gelişmesi ile otomobillerin hayatımıza girmesi ve sanayi kuruluşları yer almaktadır. Kullanmış olduğumuz otomobillerin egzoz dumanları, sanayi kuruluşlarının bacalarından çevreye yayılan dumanlar, kırsal kesimlerde yakıt olarak kullanılan fosil yakıtlar sebebi ile hava kirlilikleri oluşur.
Hava içerisinde %78 oranında azot, %21 oranında oksijen ve %1 oranında ise değişik gazlar ile su buharı bulunur. Zararlı maddelerin çoğalarak hava bileşiminin bozulmasına sebep olmasına HAVA KİRLİLİĞİ ismi verilmektedir. Hava kirlilikleri ekolojik dengenin bozulmasına neden olur, bu sebeple de pek çok canlı türü zarar görür.
Hava kirliliğinin pek çok sebebi vardır. Nüfusun hızlı bir şekilde artması, çarpık kentleşme, tarım ilaçları, kimyasal kullanımının artması hava kirliliklerine sebep olmaktadır
Havanın günden güne kirlenmesi insanlık için de pek çok felaketlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İklimlerde değişiklik yaşanması, ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma, ekolojik dengenin bozulması bu sorunlardan yalnızca bir kaçıdır.
Bunun yanında hava kirliliği nedeni ile hastalıklar artmakta, kükürt dioksitin artması nedeni ile yeşil alanlar ve ormanlar zarar görmektedir. Karbondioksitin artması ile de küresel ısınma sorunu ile karşı karşıya kalmaktayız.
Bir sorunun çözümü üç aşama olarak ele alınır
-Doğru teşhis
-Uygun reçete-çözüm yolları
-Disiplinli, kesintisiz tedavi-uygulama.
Ben bu bakış açısıyla konuyu irdeleyecek ve yetkililerin dikkatine sunacağım.
Hava kirliliği gelişen teknolojinin, sanayileşmenin doğayı hoyratça kullanmanın tabii bir sonucudur.
Yalnızca ilimize, ülkemize özgü bir olayda değildir. Ancak kalkınmış ülkeler bu konularda radikal tedbirler alarak bu sorunu aştılar. Biz ise havayı, denizi, nehirleri, gölleri kirletiyoruz. Sanayi –fabrika atıklarını buralara akıtarak kirletiyoruz. Marmara’da Ege’de denize girilecek yer kalmadı. Denizlerin nehirlerin rengi değişti. Müsilaj denizin isyanıdır. Can çekişmesidir ama hala fabrika atıkları Marmara’ya akıyor.
Maden bulma uğruna ormanlar katlediliyor. Arsenik ile yaşam alanlarını zehirliyoruz.
Rant uğruna kıyıları ormanları talan ediyoruz. Göz göre göre yaşantımızı kirletip hayatımızı karartıyoruz.
IĞDIRDA SİYASET HAVADAN DAHA KİRLİ SEYREDİYOR
Birçok insan hava kirliliğine razı ve fakat yamaçlar sırf Kürt bölgesidir diye gitmek istemiyor. Bu anlayışın kırılması gerek
Bizim insanımızı karbon dioksit-peroksit partikül- gibi bilimsel söylemler ilgilendirmez.
Bu genel değerlendirmeden sonra Iğdır’ımıza gelelim. Iğdır bu bütünün içinde bir parçadır, ama en acı çekeni, en kirli, en sahipsiz olanıdır.
Sizleri biraz gerilere götüreceğim. Yıl 1964.Merkez Kampüsün altındaki Karakuyu Köyünde raporlu bir öğretmenin yerine bakan vekil öğretmenim. O tarihlerde şimdiki gibi otobüs minibüs taksi filan yok. Yaya gidip geliyorum. Kasım ayı sonlarına doğru akşamüzeri köyden Iğdır’a doğru gelirken Iğdır’ın üzerinde sanki kavak ağaçlarına sarılmış kıvrımlı koyu gri bir bulutsu duman.
Eyvah dedim içimden. HAVA KİRLİLİĞİ denen şey bu olsa gerek. O tarihlerde İngiltere’nin Liverpool şehrinde işçiler hava kirliliğini protesto eden gösteriler düzenlemişler ve ölenler yaralananlar olmuştu. İlk kez hava kirliliği denen kavramı duymuş ve fakat ilgimi çekmişti.
Böyle tanış olmuştum hava kirliliği ile.
Şimdi 63 yıl geriye gidelim. Iğdır’da 5 Eylül 1962 de 6.1 şiddetinde deprem oldu. Can kaybı yaşanmadı ama binalar orta ölçekte hasar gördü. Ankara’dan uzmanlar geldiler. Iğdır’ı taradılar. Ölçtüler biçtiler ve Ankara’ya şöyle bir rapor sundular:
Iğdır’ın arazisi çok mümbit. Verimli. Alüvyal bir ova. Depremde de evler hasar gördü. Karakuyu yamaçlarından şimdiki Havaalanına doğru 400-750-1000 dekarlık bahçeler içerisinde tek tip evler yapıp vatandaşlara 20 yıl faizsiz -vadeli olarak verilsin. Devlet, altyapısını yapsın. Elektriği, suyu, kanalizasyonu yapılsın dediler. Zaten bütün bu işler belediye tarafından yapılıyordu.
1963 yılında İsmet İnönü Başkanlığında CHP-Adalet Partisi koalisyonu vardı. Iğdır’ın siyasileri Ankara’ya gidip yatağı yorganı serdiler ve uzmanların bu rapor ve önerilerini bozdurttular. Gerekçe ise şu idi:
O mıntıkalar Kürt’tür. Azeri Türkleri oralara gitmez. Kürtlerden korkarlar. Gerçekte ise Iğdır merkezinde olan arazi ve evlerinin değer kaybedeceği endişesiydi.
IĞDIR’DA SİYASET HAVADAN DAHA KİRLİ SEYREDİYOR demiştim değil mi?
Hep derim DEMOKRASİ denen nazenin 30 çobanın oyunun 29 profesörden üstün geldiği garip bir yönetimdir.
Iğdır birinci fırsatını böyle kaçırdı.
Birinci sınıf ova beton yığınına dönüştü. Taban suyu gittikçe yükseliyor. Hava kirliliği ise kırmızı alarm veriyor. Oysa bu proje hayata geçseydi şimdi biz burada bunları konuşur olmazdık.
1980 ihtilali olmuş. Belediyeye Kaymakam Murat Hamzaoğlu kayyum olarak atanmış.
Iğdır’ı seven ve bu konulara duyarlı bir öğretmen-vatandaş olarak uzmanların raporundan hareketle Iğdır’ın yamaçlara taşınmasını önerdim. Yalnızca Kaymakamlık binasının taşınması bile bu projeyi hayata geçirmeye yeterdi.
Verdiğim raporu dikkatle okudu. Arada bir iki soru bile sordu. Hak verdi ama böyle bir konuya eğilmesinin hoş olamayacağını söyleyerek bu projeyi siyasilerin halk desteği ile yapmalarının daha şık olacağını söyledi.
2005 Belediye Başkanı Nurettin Aras’a açtım. UYDU KENT kurarak Iğdır’ın geleceğini kurtarabileceğimizi ısrarla empoze ettim. Aklı yattı. Yaycı sırtlarına bir UYDU Kent kurabiliriz düşüncesiyle KENT KONSEYİ oluşturduk. Millet ayağa kalktı. Bizi yerimizden yurdumuzdan mı edeceksiniz dediler.
Iğdır ikinci fırsatı da kaçırmış oldu.
Bu konuda Rektörlüğünde büyük bir girişimi oldu ama oda anlattığım engellerle karşılaştı.
Ve bu günlere geldik.
Iğdır’ın yamaçlara taşınma mücadelem böyle bir seyir izledi ve akamete uğradı. Bu arada ise hava kirliliği iyicene arttı. Çarpık çurpuk yapılaşma, kanalizasyonu çalışmayan, suyu doğru dürüst olmayan, kirli, paslı, tozlu ölümcül bir büyük köy olduk.
Iğdır mikro klima ovadır. Karbon dioksit-monoksit-peroksit gazları, partiküller havayı sağlığımızı bozacak seviyede kirletiyor demek kolay. Sıradan vatandaş için bu ne ifade eder. Bu konuda yazdığım mizansen bir yazıyı affınıza sığınarak okumak istiyorum.
23/ARALIK/2011
İlbay riyasetinde toplanan alakalı müdür ve salahiyettar olan amir ve dahi müessese heyetleri şehrimizin hava kirliliğini ateşli bir şekilde münakaşa ettiler.
Bahse mevzu Hava Kirliliğini, bu konuda yıllarca mürekkep yalamış El Cezire Ve El Necef medreselerinde tedrisat edebince bendelik eylemiş ve dahi ilk mektep muadili şehadetname almış mümtaz şahsiyet El Ahmedi İlmi Çok, arzda bulunup lakırdıya mezun olduğuna dair eş’ar alınca:
-Efendim bu heva kirliliği tamamen Garbın fena bir icadıdır. Vaktaki şehirlerde pabrikalar kurulmuş, kömür ve neft sarfiyatı artmış, yüksek binalar inşası da bunlara ilave edilince dolayısıyla da heva kirliliği de artmıştır. Bizler aslımıza rücu edip hayatımızı ecdadımız güzergahı üzere ifa eylersek hiçbir sıkıntımız kalmayacaktır inşeallah. Topyekun sıkıntılarımız batıl ve kafirun Garb mukallitliğinin bir neticesidir. Çare köylere, yaylalara rücu etmektir efendim.
Çağdaş Bilim Derneğini temsilen bulunan El Beyza- i Kamer :
-Efendim bilime aykırı davranılınca doğa kendinden alınanı geriye ister.Bizler yanlış yerlere ev yapıyor ve doğanın bize verdiği olanakları gereksiz yere hoyratça harcıyoruz.Bu bağlama koşut olarak bilimsel veriler çaprazlama karşılaştırılıp, konunun derinine inildiğinde pek açıkça görülecektir ki bu tür dönemsel gerçeklikler artık bilimsel tartışmalara yer vermeyecek bir ölçüde yaşamımızın etkileşimlerinden somut olarak çıkacağını varsayabiliriz.
HAVA KİRLİLİĞİNİN NEDENLERİ IĞDIR MİKRO KLİMA OVA YAPISINDADIR
Küçük sıcak ve çevresinden farklı özellikler gösteren ova anlamındadır. Gerçekten de Iğdır’ın çevresi yükek dağlarla çevrilidir. En yakın yerleşim yerleri olan Doğubeyazıt-Ağrı Erzurum ve Kars 1700-2000 rakımlıdırlar. Iğdır 850.Tam bir çanak yapısındadır. Hava akımlarına kapalıdır. Rüzgar pek esmez. Estiğinde de hızı çok düşüktür. Yağış oranı daha da düşüktür. Konya ovasından sonra en az yağışın düştüğü yerdir. Yağış yağsa kirli havayı tozu parçacığı yere indirir hiç olmazsa
Bu doğal olumsuzluklara karşın, nüfus hızla artıyor. Çevresine göre cazibesi yüksek. Bu nedenle göç alıyor. Dolayısıyla kömür yakımı artıyor.
Kömürler ise en düşük, en kalitesiz kömürler. Hele devletin yoksullara verdiği kömür ise tam evlere şenlik.
Kömür yakmasını bilmeyen vasıfsız işçiler daha da havanın kirlenmesine yol açıyorlar.
Kömür kullanan evlerin bacaları hemen hiç temizlenmez ve kömür filtresi filan takılmaz
Iğdır’da varoşları bırakın, merkezde dahi birçok insan evinde işyerinde lastik yakıyor ki tam zehir saçımı.
Iğdır’da nüfusa oranla araç sayısı fazla. Araç sahipleri ise hava olsun diye evi ya da işyeri iki adım ötede ama arabasıyla gidip geliyor. Tabii araçların egzoz dumanları havayı kirletiyor.
Nahcivan mazot ve benzini oktan olarak düşük. Kurşunu yüksek, Sosyalist mantık ile aracın ömrünü uzatıyor ama havayı da aşırı kirletiyor, Bu da hava kirliğine yol açan bir başka etken.
Yollardan, inşaatlardan, hafriyattan yayılan tozlar
Doğalgaz gelecek hava kirliliği son bulacak diye ahkam kesenler oldu. Doğalgaz geldi peki hava kirliliği bitti mi. Maalesef.
Elimdeki resmi rakamlara göre Iğdır’da hane sayısı 43500
Doğalgaz verilen hane sayısı 23700 Oransal olarak Iğdır’ın % 55 i kömür tezek odun yakıyor. Yani yarısından biraz fazlası klasik yakıt kullanıyor.
Çünkü Iğdır’ın bütün hanelerine doğal gaz çekilmedi. Çekilemedi. Kenar mahalleler yine kömür v e tezek yakıyorlar.
Iğdır ile iç içe girmiş, Erhacı, Karakuyu, Halfeli, Hoşhaber, Yaycı, Kızılzakir ve Melekli yerleşim birimlerinin de nüfus toplamı bir yekun tutmakta ve buralarda da yanan kömür-tezek hava kirliliğini artırmaktadır.
Karakuyu : 2868
Erhacı : 4315
Halfeli : 8455
Hoşhaber : 2726
Akyumak : 370
Melekli : 3628
Toplam ; 22362
Bu veriler 2021 yılına aittir. Geçen 3 yılda kabaca bu rakam 25 bine ulaşmıştır. Bu insanlar kömür tezek ve odun yakıyorlar. Doğalgazın buralara gitmesi bir hayalden ötedir.
Aras nehrinin Batıdan doğuya akması Erzurum platosundan-yaylasından Sürmeli çukuruna doğru tatlı bir meyilin olduğunun somut delilidir. Çünkü akış o yöndedir. O nedenle KENT ORMANINI şimdiki yerine kurulmasına önayak oldum. Tema Vakfı İl Başkanı olduğum sıralarda KENT ORMANININ şimdiki yere kurulmasını sağladım ki ormanın oksijenleri Iğdır’a doğru yönelsin.
Bu durum hava akımlarında da kendini gösterir. Iğdır’da hava akımları batıdan doğuyadır. Bütün ölçümlerde istatistiklerde bu çok net olmasına rağmen Iğdır’ın Organize Sanayi Bölgesini Kiti’den az öteye kurdular. KENT ORMANInın işlevini nötralize etmek için desem yeridir. Bu sanayinin ürettiği kirli hava atıkları rüzgar olmasa bile ağır ağır ovaya doğru yönelecektir. Bu konuda mahkemeye bile başvurdum ama nafile.
TOKİ Türkiye’nin her yerinde, şehir banliyölerinde, dağ yamaçlarında havası temiz yerlerde evler yapar. Iğdır’da ise tersine. Sanki yer yok. O da gelip merkezde evler yaptı.
Metsamor Hava kirliliği yaratıyor diye bir makale yayınlayıp Valilik aracılığı ile ATOM ENERJİSİ KURUMUNA gönderdim. Gelen cevapta Metsamor radyasyon yaymıyor ve yazarın yani benim fütürist-paranoyak biri olduğuma atfedildi.
Ama iki başlı beş ayaklı buzağılar doğuyor. Hassas bitkiler kuruyor Sınır köylerinde yani Metsamora yakın köylerde kanser, ölüm oranları pek yüksek, Iğdır’ın iklimi bile değişti. Eskiden yazı sıcaktı .Kışın kar yağardı. Şimdi yaz mı kış mı yaşıyoruz belli değil.
Esasen bu konularda tarım toplumu olmanın getirdiği tevekkül ve bilime gerektiği önemi vermemek öteden beri vardır.1933-1935 yıllarında Almanya’dan Hitler’in tazyiki ile kaçan Yahudi kökenli bilim adamlarını o büyük insan elinden geldiğince Türkiye’ye davet etmiş v e her türlü imkanı sağlamıştır. Üniversitelerin oluşumunda büyük katkıları olmuştur. O tarihte oluşturulan bir heyet şöyle rapor veriyor: Ankara Keçiören sırtlarına kaydırılmalı ve en fazla 800 bin insan ihdas edilmelidir.
Biz ne yaptık. Çankaya Kavaklıdere semtlerine ağırlık verdik. Ve kentin nüfusu 6 milyonu aştı.
Bunun başlıca nedeni ekonomiktir. Valilik Yolu hepimizin bildiği gibi kentin en lüks, en pahalı ama en çapaçul semtidir.50 m2 lik dükkan. Kaldırımı pinapenle örmüş, dükkanına katmış, Kaldırım yayalar için yapılmış mış. Ama işyerlerinin işgali altında.
Dahası trafik ekipleri akşam 18-19 saatlerinde trafiğe kapıyor ki insanlar caddede yürüyebilsin. Amaç esnaf rahatça alışveriş yapsın,
Şimdi biz kenti yamaclara taşımaya kalksak, burada işyeri evi dairesi olanlar ayaklanır. Ankara’yı bombardımana tutar ve tıpkı geçmişte olduğu gibi bir takım suni sorunlar icat ederek iptal ettirirler.
SORUNLAR SOMUT VERİLER BUNLAR, PEKİ NE YAPILMALIDIR?
Uzun vadede Iğdır ta baştan beri vurguladığım gibi 1963 yılında uzmanların verdiği rapor doğrultusunda şehri kademeli olarak yamaçlara taşımak
Ne var ki bu çok zor bir iş, Çünkü Iğdır’da havanın kirliliğinden daha fazla SİYASET KİRLİ
Bu yakın zamanda hayata geçemeyeceğine göre şunlar yapılarak kısmen de olsa hava kirliliği azaltıla bilinir.
-Doğalgazın diğer hanelere, mücavir alanlara, çok yakın belde ve köylere ulaşması için Doğalgaz şirketine tazyik –teşvik-destek verilerek bu sağlanmalıdır.
-Kaliteli kömür kullanılmalı. Kömür satıcıları denetlenerek ucuz ve kaçak kömürün mutlaka önüne geçilmeli,
-Kömür usulüne uygun ve üsten yakılmalıdır
-Kalorifer yakıcıları ve insanlarımız kömürün nasıl yakılacağı konusunda bilgilendirilmelidirler, Bunun için ateşçi kursları açılmalı kışın ise sıkı denetimler yapılmalıdır.
-Bacalar mutlaka ve sezon başında ve ortasında temizlenmeli, filtre takılmalıdır.
-Ev ve işyerleri fazla ısıtılmayarak enerji tasarrufu yapılmalıdır. Evi 25 derecenin üzerine çıkarmanın bir mantığı yoktur ki.
-Evlerde yalıtım yapılmalı, kalın duvar, küçük pencereler yapılmalı. Evlerin cephesi güneş alacak biçimde güneye bakmalı
-Köyden kente göçün önlenmesi
-Güneş enerjisini teşvik
-Iğdır düz bir ova. Ulaşımda bisiklet kullanımı yaygınlaşmalı. Bunun için bisiklet yollarına ağırlık verilmelidir. Aynı şekilde elektrikli araçlar teşvik edilmeli.
-Belediye toplu taşıma araç sayısını artırmalı ve servisler daha kısa sürede kalkmalı, ücretler düşürülerek toplu ulaşım daha cazip hale getirilmelidir.
-Bu konularda sık sık eğitimler verilmeli, toplantılar düzenlenmeli, gazeteler marifetiyle halk bilinçlendirilmeli
-Kent ormanı genişletilmeli. Ağaçlandırmaya önem verilmeli. Caddelerdeki esnafın işyerinin önüne ağaç dikmesi ve koruması zorunlu hale getirilerek ağaçlandırma yoğunluk kazanmalıdır.
-Lastik mazot yakımının mutlaka önüne geçilmeli
-Kışın odalar pencereden değil de diğer bir odadan havalandırılmalı
-Oturma odalarına, salonlara çiçek v e yayvan yapraklı bitkiler koymak
-Soba ve kalorifer üzerine su koyarak evin odanın nem oranını artırmak
-Hava kirliliğinin yoğun olduğu saatlerde elden geldiğince dışarıda bulunmamak, maskeye alıştığımızdan, maske takmak, atkı mendil ile ağzı burunu kapamak
BİZ BABALARIMIZDAN PEK GÜZEL BİR DÜNYA DEVRALDIK MAALESEF ÇOCUKLARIMIZA HELE TORUNLARIMIZA KÖTÜ BİR DÜNYA BIRAKIYORUZ.
Yeşiller içinde Iğdır’dan, Iğdır’ın içinde tek tük yeşilliklere geldik.
Ben bir aydın olarak elimden geldiğince mücadele ettim. Gazeteci arkadaşım, sevgili öğrencim Cabbar Şıktaş’da her yıl sezon başında hava kirliliğini gündeme getirdi.
Gazetemin köşe yazarlarından Ankara’da Öğretim Görevlisi İslam Çankaya ve Mücahit Özden Hun’da sık sık bu konuları işlediler.
Bakalım yetkililer ne gibi önlemler alacaklar...
11:48
Uyuşturucu bağımlısı gencin anasına yazdığı son mektup! | |
Murat AKKUŞ |
Hava kirliliği ve çözüm önerilerim | |
Akay AKTAŞ |
Yerel Yönetimler Kuşatılıyor! | |
Ayhan ONGUN |
Genel başkanlar tutuklanır mı? | |
Fakir YILMAZ |
Xanî Meke Çîlexane | |
Mehmet AVCI |
Kurumsal Kültür Yok Edildi | |
Yusuf YILDIRIM Em.İl.Trm.Mdr. |
Beni Sizden Sayın | |
Ziya Yıldırım GÜNTEKİN |
Esat'ın Posterleri Ayaklar Altında! | |
Zeki SARIHAN |
Kırk Dokuzumdan Ellime Elli Nasihat | |
Fatma Çetin KABADAYI |
10 Ekim 2015 Ankara Garı! Affetmeyeceğiz, Unutmayacağız! | |
Hasan ÇATAK |
NARİN | |
Av. Resul Barış Mızrak |
Topçu Bebel Garcia nın Franko Faşizmini Mundar Ettiği Eylem | |
Daşkacı EWDO |
Iğdır Belediyesi
Iğdır İl Emniyet Müdürlüğü
Iğdır İl Tarım Müdürlüğü
Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü
Iğdır İl Milli Eğitim
Iğdır İl Sağlık Müdürlüğü
Iğdır İl Özel İdare
Iğdır Gençlik ve Spor
Iğdır Havalimanı
Iğdır SGK
Iğdır TSO
Iğdır Barosu
Aralık Belediyesi
Karakoyunlu Belediyesi
Tuzluca Belediyesi
Halfeli Belediyesi
Cumhuriyet Gazetesi
Karar Gazetesi
Fotomaç Gazetesi
DHA
Artı Gerçek
Milli Gazetesi
Azerbaycan Haber Ajansı
Agos Gazetesi
OdaTv
Gazete Duvar
Tele1
Ermeni Haber Ajansı
KrdNews
Amerika'nın Sesi
Evrensel Gazetesi
Haber Önü
Sözcü Gazetesi
• Rûdaw
• Bernamegeh
• Kürdistan24
• Kundir
• Şalom Gazetesi
• Mezopotamya Ajansı
• Bitlisname
• JİNNEWS
Sitemizdeki yazı, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Tasarım ve Programlama: Iğdır Doğuş Gazetesi