Joker gibi bir öğretmendim - Akay AKTAŞ

Joker gibi bir öğretmendim

Yazar: Akay AKTAŞ |  Tarih: 08 / 09 / 2025 |  Yazı Okunma: 403

---

Çanakkale zaferlerinin yıl dönümü kutlamalarındayız. Anıtta şiir okuma, bizim okula yani Atatürk Lisesine verilmiş. Ben de M. Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okuması için iyi bir öğrencimi görevlendirmiştim.

Şehitler Anıtı önündeyiz. Her okuldan birer grup öğrenci ve protokol zevatı ordayız. Sıra bize gelince şiir okuyacak öğrenci heyecanlanıp ortaya çıkmayınca iş başa düştü. Şiiri ben okudum.

Böylesi bir törende İstiklal Marşımızın on kıtası okunacak. Bizim okuldan kimse ortaya çıkmayınca ben çıkıp ezberden okudum.

On Kasım Atatürk’ü Anma Programında Atatürk Lisesine, Atatürk İlkelerini sunma görevi verildi. Biz de okulda branş öğretmenleri olarak toplandık. Sefer adlı pek ateşli bir öğretmenimiz vardı. Ben Atatürk İlkelerini ve Gençliğe Hitabeyi okuyup anlatacağım, dedi ve hepimiz kabul ettik.

Gün geldi. Eski Halk Eğitim Müdürlüğü konferans salonunda toplantı yapılıyor. Bütün bürokratlar ve kentin önde gelenleri öğrenciler…salon tıklım tıklım dolu.

Görevi büyük bir hevesle alan arkadaş sahneye çıktı. Elinde notlar. Birden geri döndü ve sahne arkasında zula oldu. Sahne tutmuştu arkadaşı.

Hemen sahneye çıktım. Ve ezberden Gençliğe Hitabeyi satır satır okudum ve açıkladım. Ardından, Atatürk İlklerini anlattım. Ne elimde not vardı ne de bir şey. Hala istenilirse yine bu iki önemli metni ezberimden okuyabilirim.

               Yıl 1972.Ankara Mamak Askeri Cezaevi Dış B koğuşundayız. Ankara Garnizon Komutanı soyadı Türün olan paşa koğuşumuza geldi. Daha önceden uyarılmıştık. Askeri düzende sıra olmuşuz. Ayakta put gibi durmuşuz. Paşa koğuşa girdi şöyle bizleri küçümseyen gözlerle süzdü ve :

              -Bundan böyle Lenin-Stalin –Mao okunmayacak. Tom Miks, Teksas. Zagor okuyacaksınız ( O yılların popüler çizgi romanları)

-Bende UGH! Komutanım, dedim. Korumalar birden üzerime çullandı dipçik ve postal darbeleriyle beni dövdüler. Ugh demenin ne olduğunu bilmiyorlarmış. Paşa sert sesle korumaları durdurdu. Ve “UGH” Kızılderili dilinde EVET-onay anlamına gelir diyerek beni kurtardı güya ama yediğim dayak bana kalmıştı.

12 EYLÜL Darbesinin ayak sesleri duyuluyor. Atatürk Ortaokulunda Müdürüm.69 Öğretmenimiz var. İçlerinde 3 tane Yüksek İslam Enstitüsü mezunu öğretmen var. Din Kültürü ve Ahlak Derslerine giriyorlar. Doğal olarak da namaz kılıyorlar.

Fanatik solcular da bana tazyik de bulunuyorlar. Bu gericiler yobazlar bu okulda namaz kılamazlar.

Garibim öğretmenler müstahdemlerin odasında namaz kılıyorlardı.

Ben öğretmenleri odama çağırdım. Ve namazı burada kılabileceklerini, müstahdeme talimat verdiğimi söyledim. Yani Din dersi Öğretmeni derste öğrencisine Kur’an, oruç, namaz öğretecek, anlatacak ama kendisi namaz kılmayacak. Var mı bunun bir mantığı ama gel de o sekter ruhlulara bunu anlat.

Ramazan ayında da yalnızca bu üç Din dersi Öğretmeni oruç tutardı. Oruç tutmak gericilikle yobazlıkla eşdeğer görülürdü.

12 EYLÜL Darbesi oldu. Ramazan ayı geldiğinde o oruç tutmayan öğretmenler birden bire İslamiyet’in faziletlerini keşfettiler. Oruç tutmaya başladılar. Oruçlu olduklarını da en kestirme yolla ilan ediyorlardı:

-Sahurda çok yemişim filan diyerek dolaylı olarak oruçlu olduklarını ilan ediyorlardı. Ve tabii Cuma namazlarına gitmeler, gelip dini sohbet yapmalar vakayı adiyeden olmaya başlamıştı.

Küçük burjuvazinin kaypaklığı ve ortama uyması toplumumuzun açık göstergesiydi.

            12 EYLÜL DARBESİ olmuş. Askeri yönetim olanca gücü ile aydınlara yükleniyor.

            Iğdır Garnizon ve Sıkıyönetim Komutanı Yarbay Ege Hasdal aşure günü bir manga asker ile Iğdır Lisesine gidiyor. Ne öğrenci var ne öğretmen. Yalnızca nöbetçi müdür yardımcısı. Komutan soruyor bu ne. Nerde öğrenciler öğretmenler. Nöbetçi Müdür Yardımcısı da :-Komutanım bu gün bizim yas günümüzdür. Onun için kimse gelmemiş. Ben nöbetçi olduğum için geldim. Komutan hemen tutanak tutturuyor ve okul müdürü ve yöneticileri hakkında soruşturma açtırdıydı. Oradan hışımla Atatürk Ortaokuluna geldi. Ben de müdürüm ikinci kattan bahçeye bakıyordum ki, iki jeep bahçeye geldi. Askerler g-3 tüfekleri ile ve Yarbay komutan indi.

            Binaya girdiler. Bende pür telaş koridora çıktım. Yarbay önüne gelen sınıfın kapısını açtı. Öğretmen sınıfta. Öğrencilerde. Hemen özür dileyip kapıyı kapattı. Karşıdaki sınıfın kapısı açtı. Aynı manzara. Kapıyı kapattı. Beni gördü. Ben hemen tekmil verircesine topuk çatıp Atatürk Ortaokulu Müdürü Akay Aktaş. Buyurun komutanım. Nasıl olur dedi. Lisede tek bir öğrenci ve öğretmen yok. Burada ise her şey normal. Yüksek bir sesle:

            -Komutanım burası adına yaraşır Atatürk Ortaokuludur, dedim. Teşekkür etti. Odama geçtik. Kolonya çikolata ikram ettim. Ve izninizle diyerek komutanın karşısında oturdum. Bir bardak çay içtikten sonra beni tebrik edip okuldan ayrıldı.

Darbenin puslu ortamında bir sürü aleyhime dilekçeler veriliyor ama Komutan onları hiç kaale almadan çöpe atıyor. Ben Akay Hoca’yı bizzat gördüm ve sınadım. O görevine, Atatürk’e bağlı bir Cumhuriyet öğretmenidir dedi ve ben darbeyi hasarsız atlattım.

Joker gibi öğretmendim dedim ya. Okulda ikinci yarıdayız. Felsefe öğretmeni yok. Öğrenciler not alamayacaklar. Kimse de lise son sınıflara ve hele 6 edebiyatlara felsefe dersine girmek istemiyordu.

Ben felsefe derslerine girdim. Öğrencilere bir şeyler verebilmek için hazırlık yaptım. Okudum. Çalıştım. Böylece ben de felsefeyi öğrenmeye başladım ve ondan sonra yıllarca felsefe grubu (felsefe-mantık-sosyoloji) derslerine girdim.

Lise ikinci sınıflarda da psikoloji derslerine girdim.

Lise kinci sınıfta psikoloji dersinde motivasyonları anlatıyorum. Fizyolojik ihtiyaçlar, hava-su-yiyecek-barınma yaşamın temel gereksinimleridir. Sosyal ihtiyaçlar ise müzik—moda-kültürel etkinlikler … açıklamaya çalışıyorum. Ve bazen bir motivasyonun arka plana itildiği diğer dürtünün ağır bastığını görürüz. Bunu somut bir deney ile öğrencilere göstermek istedim. Bir öğrenciye gelecek derse bir kedi getirmesini ve kediyi aç bırakarak getirmesini istedim. Başka bir öğrenciden ise bir iki parça ciğer getirmesini.

            Psikoloji dersine girdik. Öğrenci paketten ciğeri çıkarıp kürsünün önüne koydu. Torba içindeki kediyi de çıkarıp serbest bıraktı. Aç olan kedinin doğal olarak ciğere yönelmesi gerekirken, kedi can havli ile sağa sola kaçıştı. Ürkmüş, paniklemişti. Tamam açlık önemli bir dürtü ama kedi ortamı yadırgamış korkmuş. Ve yaşama dürtüsü açlığın önüne geçmişti.

            Öğrenci kediyi yakaladı. Sevip okşadı. Sonra torbasına koydu. Ve laboratuvara gittik. İçeri girmedik. Kediyi tutan öğrenci ciğeri götürdü laboratuvarda bir köşeye koydu. Sonra kediyi serbest bıraktı. Bizler ise deneyi pencereden izliyoruz. Kedi serbest kalınca sağına soluna baktı. Ortamı dinledi. Tehlike sezmeyince hemen ciğere yumuldu.

            Okulumuzun pek dehşetli öğretmenleri beni şikayet ettiler. Akay Hoca sınıfa kedi getirip oynatıyor diye.

Muhakkik olarak Allahtan ilköğretim müfettişi görevlendirilmişti. Onlar pedagoji, psikoloji okudukları için, benim deneyimimi çok yerinde buldular ve teşekkür belgesi sundular.

Ben de öğretmendim, beni şikayet edenlerde.

 12:40

Yazarın diğer yazıları
Joker gibi bir öğretmendim Iğdır’da da ‘Yaşlılar Çalıştayı’ yapıldı Ne kadar özgürsünüz Doğuş Gazetesinden dostluğa dinamit:) Rapor al, Bedel öde yoktu, Askerlik yapmayana kız verilmezdi Eskiden kavurucu sıcaklarda ne mi yapardık? Rektör Bey’in basın toplantısından notlar Bay Vali haklıdır gazetecilerin kalemi silahıdır Valilik makamına: Doğru bilinen yanlışlar hakkında Kurban Kesmenin Tarihsel Kökeni Rektörlük Devir-Tesliminden Notlar Sahte Karakol İyi Kİ Belediye Başkanı Değilim Kitap Fuarına Niye Mi Katılmadım Yazılı Basının Sonu Geliyor Iğdır Valiliğine (İl Emniyet Müdürlüğü) Uzayda Bir Iğdırlı Hocam Sen De Tenis Oynadın Mı? Şeyda Gönüllerin Yeri Doğada Güzellik Bir Portre: Taner Tazegün / Orman İşletme Müdürü Önce Hayal Edilir Ünlü Şair ve Yazarlarımızdan Kesitler Başkan Ayaz Karşı Ki Dağları Da Sen Mi Yarattın? Kanada’daki Kars Aşk Mı Yoksa Cesedimi Bağışladığım Haberine Yorumlar Hava kirliliği ve çözüm önerilerim El Velayeti Hıfzsıhha Heyetinden Hava Kirliliği Cihetinde Çok Mühim Kararlar Vali Bey’in Gazeteciler Günü'nde Basına Verdiği Kahvaltıdan Notlar Dr. Memet Kum’un Hikâyeleri (video) Tam Bir Mu’min ve Muhterem Kardeşimizin Başına Gelenler Anladık Müslümansınız Ama Hangi Millettensiniz? Geçinemiyoruz Şiir Üzerine-2 Şiir Üzerine-1 Tekno Mankurt: Günümüz Gençleri Mankurtlaşıyor Doğada Güzellik Vali Paşa Siz Hiç Makamda Oturmaz Mısınız? Doğru Bildiğimiz Yanlışlar Yalnızca Ekmekler Mi Bozuldu Bir Ağaç Gibi Hür Yaşama Romantizmi Yıkmaya-Satmaya Ne De Teşne Toplumuz Okuyucularıma Duyurumdur

Henüz yorum bulunmamaktadır. İlk yorumu siz yapabilirsiniz.

Ad, Soyad	*
E-Mail	*
	Kalan karekter sayısı:
Yorum	*
	Güvenlik kodunu giriniz: *
	(* Doldurulması zorunlu alanlar)