Üzgünüm Ayşe Hanım... - Ziya Yıldırım GÜNTEKİN
Üzgünüm Ayşe Hanım...
Yazar: Ziya Yıldırım GÜNTEKİN |
Tarih: 15 / 10 / 2025 |
Yazı Okunma: 672
(Bartın 1985)
Tam Üç yıl çalıştım Amasra’ya bağlı Esenler köyünde.
Öğretmen olarak gittiğim bu köyde değişik insanlar, değişik bir kültürel yapı ve benim doğup büyüdüğüm topraklara nazaran çok değişik bir bitki örtüsüyle karşılaşmıştım.
Iğdır nere, Zonguldak-Bartın-Amasra nere?
Hiç alışık değildim bol yağmura, rutubete ve ahşap evlere.
Bizde evler kerpiç ve tuğladan. Veya dağlardan taşıdığımız taşların yontulmasıyla yapılırdı. Buralarda kersteden.
En tuhafıma giden ise ahırların üstüne ev yapmalarıydı. Buna hiç anlam veremiyordum. Bu anlamsızlığa bir cevap bulmalıydım.
Öğrencilere sorduğum da değişik değişik yanıtlar alıyor malesef cevapları tatmin edici bulmuyordum.
Karar verdim.
Komşulara gidip soracaktım.
O gün ay başı yeni maaş almışım. Yani cebimde para aklımda bir kaç soru ile köy bakkalına gidip bişeyler alıp akşama komşum olan Ayşe hanımın evine gidecektim. Sakin köy bakkalının raflarında sadece temel ihtiyaç maddeleri satılmaktaydı. Benim gönlüm pek el vermedi ihtiyaç malzemesi almaya. Ayşe hanıma ayıp olabilirdi.
Esenler köyü yem Yeşil bir köy. Tarlalar çiçek ve kara lahana bir de mısırlarla kaplı. Kara lahana tencereye yemek olmaya, mısır fırına ekmek olmaya, sanırım çiçekler de kolu komşuya ziyaret işine yarıyordu. Çıktım dağlara biraz çiçek topladım. Eve gelip el işi çalışmaları için aldığım kağıtlarla elimden geldiğince sardım.
Akşam olsun gidecektim.
Akşam oldu tam gidecekken yaşlı nine Hatca kadını gördüm. Hatça kadına durumu anlattım. Hatca kadının aklında bin bir türlü tilki dolaştı
Hangi tilkilerin dolaştığını hemen gördüğümden o sormadan ben konuya girdim.
-Hatca teyze!
-Aslında sana gelecektim ama seni rahatsız etmek istemedim. Bir de sorup soruşturdum sen erken uyuyormuşsun. O yüzden Ayşe ablayı tercih ettim. Hem yaklaşık bir aydır burdayım Ayşe hanımın kocası ile tanışamadım.
Bu vesileyle onunla da tanışmış olurum.
Ben de biraz çiçek toplayıp ziyarete gitmek istiyorum ne dersin?
-Bir tane de kolonya al
-Efendim Hatça teyze?
-Kolonya evladım kolonya, bir tane de kolonya al götür
-Ha Hatça teyze bakkalda kolonya yok ki
-Var evladım var. Sen sadece bakmışsın bakkala. Sorman gerek. Bazı şeyler görülmez o bakkalda.
Sormak gerek.
-Peki teyze gidip sorayım bari. Yeniden vardım bakkala. Bakkal Ahmet kapatıp gitmek üzere. Bağırdım.
-Ahmet abi, Ahmet abi!
-Buyur hocam
Ses çok sevecendi. Bakkal Ahmet'le sohbet etmek isterdim ama vaktim yoktu. O yüzden direk konuya girip sordum.
-Ahmet abi demin geldim kolonya göremedim. Oysa Hatca teyze sende kolonya olduğunu söyledi.
Güldü.
-Evet hocam fazla satılmadığından raflarda fazla yer tutmasın diye aşağıda saklıyorum ondandır görmediğin.
Köy ahalisi de bilir bunu
Olsun var ya. Sen bir tane limon kolonyası ver bir zahmet.
Ha! O yok işte. Bende sadece tütün bir de gül kolonyası var. Ben bir şey demeden, ben sana iyisi mi gül kolonyası vereyim. Cevabımı beklemeden de bir gazete kağıdına sarıp elime tutuşturdu.
-Buyur hocam. Teşekkür ettikten sonra eve doğru yola koyuldum.
Akşam olunca Ayşe hanımın kapısını çaldım. Kapıyı benim dördüncü sınıftan öğrencim olan Ayşegül açtı. Ayşegül biraz utangaç, biraz da sevinç ve gururla hoşgeldin örtmenim dedikten sonra Ayşe hanım göründü. Buyrun hocam, buyrun geçin Mehmet te nerdeyse gelir.
Ayşe hanımın kocası Mehmet bey maden işçisi olarak Amasra’da kömür ocaklarında çalışıyor. Aslında köy erkeklerinin yüzde sekseni kömürde geri kalanı da sağda solda gurbette çalışıyorlar. Köydeki bütün sorunlar da kadınların üstünde. Ahır, kara lahana, mısır ve çocuklar.
Yazdığım sıralama önem derecesine göredir.
Köy kadınları bu işlerle akşama kadar uğraşır eve geç saatte gelecek olan kocalarının yolunu gözlerlerdi.
Köy de ulaşım biraz zor tabi. Haliyle insanların madenden eve gidiş gelişleri biraz sıkıntılı. Bu yüzden bazıları her gün gelmezler. Ancak haftada bir. Ama Mehmet öyle değil o her gün bir buçuk git, bir buçuk saat dön tam üç saatini yolda geçirerek evine geliyor.
Köyün Cumayanı köyüne kadar olan iki km lik bölümü yolsuz. Burayı yürüyerek gitmek zorundayız. Sonra Dolmuşla ister Amasra, ister Bartın’a gidebilirsiniz. O vakitler Amsara kasaba, Bartın ilçe konumundaydı.
Neyse geç vakit Mehmet bey geldi. Hoş sohbet bir adam Mehmet bey. Biraz da komik. En büyük zevki espiri üreterek konuşmaktı.
Sordum tabi. Çocukların durumunu, geçim zorluklarını, yol sorununu, iş durumunu ve ahırın neden evin altında olduğunu.
Tek tek cevapladı.
Bak hocam
1-Bizde çocuklar Allah’a ve öğretmene emanet. Onlar bizden iyi bakıyorlar. Biri yarattı diğeride hayata hazırlıyor. Hayat izin verirse tabi. Tanrıyı demiyorum bile.
2-Geçim işi kara kömüre bağlı. Yerin altı karardıkca bizim evimiz aydınlanıyor. Ta ki ölüm gelesiye dek böyle gelip böyle gidiyor. Ölüm bizi bulunca, işin ucundan bir çocuğumuz tutuyor.
3-hocam yol işine gelince o beni aşar hatta muhtarı da aşar bunu yapsa yapsa hükümet yapar. Onlar da biliyorsun. Nasıl ve kime iş yapıyorlar. Burda küfürlü bir sohbet oluştu onları sansürledim.
4- ahır işine gelince hocam hep bu ayşe kadının yüzünden geceleri iyi sarıp sarmalamıyor diye bende soğuktan korunmak için evin altını ahır yaptım dedi her kes gülmeye başladı ben dahil
5- iş durumuna gelince hocam çok zor. En başta yol çok uzun git gel bir hayli yorucu. Bazıları gibi haftada bir gelsem, o vakitte çocuklar baba yerine amca diyecekler bana
Buna rağmen bir işimiz var diye şükürler olsun
Sevdim sevdim.
Mehmet beyi, Ayşe hanımı ve sohbeti.
Son yudum çayımı içip kalktım.
2024 deki patlamda Mehmet beyin oğlu madende hayatını kayıp etti.
Ve ben hala üzgünüm.
Geçmiş olsun Amasra
Başın sağolsun Ayşegül
Başın sağolsun Ayşe hanım
Başın sağolsun Mehmet bey...
13:20
Henüz yorum bulunmamaktadır. İlk yorumu siz yapabilirsiniz.